“Çatışmayı Değil, Temsil Eşitliğini Konuşmalıyız”

Cemal Kelleci, Kerkük’teki siyasi yapının uzun süredir gerçek temsil sorunlarıyla boğuştuğuna dikkat çekerek, toplumsal uyumun yeniden tesisi için etnik ve mezhebi ayrışmalardan uzak, kapsayıcı bir yönetişim modeline ihtiyaç olduğunu ifade etti:
“Kerkük’te yalnızca toprak değil, temsil hakkı da paylaşılmalıdır. Kürtler, Türkmenler, Araplar ve diğer toplulukların birlikte yaşama tecrübesi, ancak karar alma süreçlerine eşit katılımla güçlenebilir. Aksi halde, her seçim dönemi bir kriz kapısı olmaya devam eder.”

“Türkiye, Bölgeye Sadece Sınırdan Bakmamalıdır”

Açıklamasında Türkiye’nin bu süreçte ilkesel ve dengeli bir dış politika yaklaşımı sergilemesi gerektiğini vurgulayan Kelleci, dış ilişkilerde ahlaki tutarlılığın önemine değindi:
“Kerkük’ün huzuru, Türkiye’nin de huzurunu doğrudan etkiler. Ancak bu etkileşim sadece güvenlik kaygısı üzerinden okunamaz. Türkiye, tarihi ve kültürel bağlarını güçlendirmek için hem diplomatik hem de ekonomik düzeyde yapıcı adımlar atmalıdır. Kerkük’e değer veren, barışa katkı sunmalıdır.”

“Karabük’ün Sessiz Dayanışması, Adalet Çağrısıdır”

Karabük’ün çok kültürlü toplumsal yapısına atıf yapan Cemal Kelleci, Anadolu’nun iç bölgelerinden yükselen her adalet çağrısının, dış politikada daha güçlü bir ses anlamına geldiğini belirtti:
“Karabük’te insanlar, etnik kimlik sormadan aynı sofraya oturur, aynı çarşıdan alışveriş yapar. Bu birlik duygusunun dış politikaya yansıması; ayrışmayı değil, ortak geleceği önceleyen bir anlayışla mümkündür. Kerkük’e uzak da olsak, vicdanen yakınız.”

“Bölge Barışı İçin Siyasi Cesaret ve Ekonomik Ortaklık Şarttır”

Cemal Kelleci, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“Gelecek Partisi olarak bizler, sınırların ötesinde barışı inşa etmeye dönük her girişimi destekliyoruz. Ancak bunun için sadece söz değil, eylem gerekir. Kerkük’te kurulacak barış masası; güçlü bir siyasal irade, toplumsal temsilde denge ve ekonomik ortaklıkla desteklenmelidir. Aksi halde döngüsel krizler yeni nesillere miras kalır.”